3. EDEBİ KİŞİLİĞİ / 3.1. Şiir Üzerine Görüşleri

Şiir her şeyin üstündedir: Şiir, bu taltı bela, bu ilk göz ağrımız, ilk ve son aşkımız, bu teneffüs (soluk alma) saadetimiz, bu şehvetli kalp çırpıntımız!
“Tek ihtirası şiir yazmak” olan C.S.Tarancı'nın şiir üzerine kendine özgü görüşleri vardır. “Şiir nedir?” sorusunu “Edebiyyat yapmayı, büyük söz etmeyi sevenler için şiir ne değildir ki! Şiir bir çığlıktır, bir ilan-i aşktır, sallanan bir yumruktur, bir umuttur bir kurtuluştur vb… Kuşkusuz, bunların hepsi şiirde olabilir, fakat bunlar nesirde de olan şeylerdir. Şiirin ne oluğunu anlayabilmek için onu nesirden ayıran özellikleri aramak, onlar üzerinde durmak daha doğru olur sanıyorum” diye cevaplıyor.
“Şiir bir deyiştir, sözlüklerle güzel biçimleri kurmak sanatıdır” deyimini destekler, “şairin bu sanatı bilen adam” olduğunu söyler. “Bu sanatın anlatım aracı dil ve gereci de sözcükler olduğuna göre, şiir yazmak isteyen adamın kullandığı dilin bütün kurallarını iyi bellenmesi, sözcüklerini sınıf arkadaşları gibi yakından tanıması, hangi sözcüğün nerede ve nasıl kullandığı zaman kendisinden beklenen ödevi yerine getireceğini bilmesi gerektir” diye düşünür.
“Şiir yalnız duymakla, parlak imgeler bulmakla değil, dil ve sözcükler konusundaki bu bilgilerle, bu sevgilerle, bu dikkatlerle yazılabilir” söyleyen C.Sıtkı, şairden bu davranışı bekler ve bundan sonrasının çapını belirleyecek seyin şiir yaratma gücünün olduğunu anlatır. Şaire göre, şairin ele aldığı konu fark etmez, bu, şairin isteğine kalır, fakat şair “her şeyden önce şiir yazdığını bir saniye hatırından çıkarmasın” der. Cahit Sitkı Tarancı da sevdiği şairler gibi “şairin şundan bundan söz etmek değil, güzel biçimler kurmak sanatı olduğuna” inanmıştır. “Tarancı'nın şiirle olan bağlantısı oldukça derindir. Bu konuda: …Şiirle hayat arasındaki sıkı münasebete inandığım içindir ki, şiiri hiç bir zaman bir fikrin isbatı, bir davanın mudafaası, bir felsefe sisteminin takdimi olarak telakki etmedim. Şiirin bünyesinin gerektirdiği bu bağımsızlık, şairlerin hirriyyet aşkıyla da izah edilebilir…”
“Şiiri bir hayat aşkı düzeyine yükseltmek gerekir. Rastlantıyla söylenmiş üç beş güzel mısra ile şair olmaya hiçbirimizin ne ihtiyacımız, ne de hevesimiz vardır. Bugünkü genc şairlerde canımı sıkan yön de budur: şiirin hayata olan oranını henüz kavrayamamışlar; onu fantaziden ibaret sanıyorlar” demektedir.
C.S.Tarancı şairin kendisini en çok etkileyen şeyden söz ettiğini düşünür. “Kunduracıdan ayakkabı beklediğimiz gibi şairlerden şiir bekleyelim. Nasıl ki, kunduracı hem iskarpin, hem terlik, hem potin, hem çizme yaparsa, şair de gününe ve koşullarına göre ıstırap şiiri, aşk şiiri, isyan şiiri, ölüm şiiri, kurtuluş şiiri yazar. Bütün sorun, sanatçının yaratma gücüne karışmamaktır” der. Yeni gelen şairlerden de “şiirin kendilerine aşk ve dert edinmelerini, şiirin gizlerini kendi kendilerine keşfetmeye çalışmalarını, kendilerinden önce gelmiş olan şairlerin ne yaptıklarını, şiire neler getirdiklerini, ne gibi güclükleri nasıl yendiklerini öğrenmeye çaba göstermelerini ve şiirin sabır ve direnme işi olduğunu daima hatırlarında tutmlarını diler.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

çok güzel şiirleri var