2.2. TARANCI ŞİİRİNİN KONUSU / 2.2.1. Yalnızlık – Uykusuzluk

C. S. Tarancı şiirinin konu alanına geldikte zorluk çekmeden birkaç konu üzerine dayandığını söyleyebiliriz. En çok kullandığı temler ölüm, yalnızlık, sevgi, dostluk, tabiat ve aşktır. Ele aldığı konuları epeyce incelemiş durumda.
Tarancı’nın yalnızlık şiirlerinden adını zikr edebileceğimiz Yalnızlık (Akademi 15.05.1931), Yıldızlar (Yücel, Ağustos 1938), Yalnızlık Mâcerası (Sanat ve Edebiyat Gazetesi 04.11.1947), Yalnızlığa Dâir (Varlık, 01.11.1943), Yalnızlığımız vs. şiirlerinde içerisinde bulunduğu yalnızlığı anlatır. Meselâ, Gidiyorum (Muhit, Ağustos 1931) da söylediğine bakalım:

Çölde bir yolcu gibi yalnızlığım içimde
Kavrulup gidiyorum.


Yalnızlık, şairin şiirlerinden anlaşıldığı gibi içinde daima vardır. Ve bu yalnızlık onun tüm ruhunu sarar.
Uykusuzluk (Muhit, Ocak 1931)şiirinin ilk dizelerinde:

O kadar korkarım ki, uykum kaçtığı gece
Sanırım bir çöldeyim, gözlerimde susuzluk.
Hafiften serpilmeye başlayıp da giitikce
Artarak tufan olan yağmurdur uykusuzluk.


söyler. Gece yalnızlığında bir de uykusuzluk oldukça etrafını bürüyen keder içerisinde insanın çekmesi zor olan ıstıraplar duygulu bir şekilde anlatılyor. Yalnız gecelerinde uykusuz kalan şairin “içimde bir çığlıktır uykusuzluk” demesi çok doğaldır. Yalnızlığın sükutu dudaklarına konur ve güzel, süslü bir şekilde okuyucuya anlatılıyor.
Başka bir şiirinde şâir, yalnız ve uykusuz gecelerinde yaptıklarından söz eder. Tabiî ki, bu vakitlerde insan olumlu olumsuz herşeyi düşünür, aklına iyi kötü şeyler gelir. Aşağıdaki dizelerde Tarancı’nin bundan kurtulması için neler yaptığı, yalnızlık korkusundan ne gibi hayeller kurduğu bahsedilir.


Bazı uykum kaçtığı geceler,
Düşünmemek için kötü şeyler
Koşar yıldızları seyrederim,
Sabahı kollayan pencerem’den.


Ve de

Yıldız yoksa şaşmam düşüncemden,
Yıldızları kendim halkederim.


demesi şairin kendini yalnızlıktan korumasından ötrü kendi kendini nasıl da kandırdığı anlaşılır.
C. Sıtkının kişiliğinde bulunan ve şiirlerinde aks etdirdiği hayata, insanlara, tabiata olan sevgiyi Azerbaycan şairlerinden Ali Kerim’in :

Ömür tenhalıkta bada giderdi
Eğer olmasaydı güzel insanlar


dizeleriyle alakalandırabiliriz.

Ali Kerim yalnızlıkta olabilecek şeyleri diyorsa, Tarancı yalnızlığında yaşadıklarını, kendi uydurduğu hayallerini anlatır. Ali Kerim’in başka bir şiirinde yalnızlık başka bir şekilde izah ediliyor:

Otağı doldurup yine tenhalık
Bir yudum yer koymamıştır
Saatin cansıkan takkıltıları
Gönlüme dökülen soğuk yağıştır.


veya C.Sıtkı Tarancı yalnızlıktan kurtulma amacıyla bin bir hayeller kururken Ali Kerim yalnız kalmak istiyor ve şöyle yazıyor.

Tenhalık istıyorum –
Büyük, derin,
dolu tenhalık!


Cahit Sıtkı Tarancı’nın içinde ve şiirlerinde bulunan yalnızlığı bazen kendisini ölmüş gibi hissetmesine neden olur. Ve:

Öyle yalnız kaldım kı hayatımda
Kimi gün öldüm kimi gün ilâh oldum
Çok zaman annemin dizlerine hasret
Koydum başımı kendi dizlerime.
Doya doya ağladım.


Bazen de Tarancı geçirdiği yalnız hayattan, karamsarlığından usanır ve yaşadığı hayat için pışmanlık duyar:

Bu akşam ilk olarak ağladım
Bekar adamın penceresinde
Hani ev bark? Hani çoluk çocuk?
Ne geçti elime bu hayatın
Meyhanesinde, kerhanesinde?
Yatağım her gece böyle soğuk
Seadet bu ömrün neresidi?


Taranacı’nın bu şiirin son dizesinde söylediklerine karşılık yine Azerbaycan edebiyatından bir dize verebiliriz:

Şirin ne var hayat gibi?!...
(Ali KERİM)

Şâirin bu tezatlı halleri hayatının sonuna kadar devam etmiş ve ilerideki bölümlerde de üzerinde bir daha duracağımız şiirlerinde aks ettirmiştir.

Hiç yorum yok: